Esma
POLAT
Şehit Düştüğü Tarih: 30 Nisan 1992
Şehit Düştüğü Yer: Adana
Doğduğu Tarih: 1971
Doğduğu Yer: Kars Sarıkamış
Mezar Yeri: Sanayi Mezarlığı, İstanbul
Adana’da, içinde SDB üyeleri Sıddık ÖZÇELİK, Güven KESKİN ve Esma POLAT'ın
bulunduğu Devrimci Sol üssünün polis tarafından kuşatılması karşısında
direnerek şehit düştüler.
Kars/Sarıkamışlı
yoksul bir ailenin dokuz çocuğunun ortancası olan Esma yoldaş, özverili mücadelesiyle
ve her keresinde işkenceci katillerin suratına bir şamar gibi inen onurlu
direnişleriyle tüm kadınlarımızın örnek alacağı dolu dolu
bir yaşam bıraktı bizlere.
1986'da devrimci mücadeleyle
tanışan ve hemen bu mücadelenin bir parçası olan Esma, iki yıl okuduğu
üniversiteyi terk edip, her zaman bir parçası olduğu emekçi gecekondu halkının
örgütlenmesi çalışmalarına katıldı. Her dönem çalışan, bazen işsiz kalan, işsiz
kaldığı günlerde su satmak dahil her türlü emek
gerektiren, onurunu çiğnetmeyen işi yapan Esma, yoksulların, emekçilerin,
işsizlerin toplandığı gecekonduların da yabancısı değildi. İnsanıyla,
sokaklarıyla, sorunlarıyla gecekondular onun da davasıydı.
1991 Martına gelene kadar
gecekondularda emekçi halk içinde çalışan Esma, bu tarihte bir hainin
ifadesiyle gözaltına alındı. Hiçbir işkenceyle Esma'nın dilini çözemeyen işkencecilerin
o denli gözü dönmüştü ki, Esma'ya tecavüz etme alçaklığını gösterdiler. Ama
Esma kadınlık onurunun kafada olduğunu, dilde olduğunu biliyordu ve feodal
değerlere yenilmedi, işkencecilerden aman dilemedi, pes etmedi. Bu direnişçi
tutumunu cezaevlerinde ve mahkemelerde de sürdürdü. Karşısına çıkamayan
işkencecilere karşı, zaferin yine direnişten ve onurdan yana olduğunu haykırdı.
Esma'nın "Kadınlarımızın namusu işkencede diline sahip olmaktır."
haykırışı tüm devrimci kadınların, işkenceciler karşısında sloganları oldu.
İşkencecilere geri adım attırdı. Ahlaksızların, onursuzların karşısında bir
ahlak, bir onur abidesi olan, direnişiyle onları Türkiye ve dünya kamuoyunda
yerin dibine batıran Esma, cezaevinde de bu onurlu tavrına yaraşan bir tutsaklık
yaşamı sürdürdü. Direnişlerde, eylemlerde kendinden beklenen tavrı göstermekte
bir an bile tereddüt etmedi...
Cezaevinden çıkışta Esma'nın
söyleyecek fazla bir sözü yoktu. O tüm diyeceklerini direnişleriyle söylemişti.
Tutsaklık koşulları bir okul işlevi görmüş, Esma mücadelenin zenginliğini
devrimci bilinç ve iradenin gücünü daha iyi kavramış olarak sıcak mücadelenin
görevlerini omuzlamaya hazır bir halde dışarıya adımlarını atmıştı. Dışarıya
çıkan Esma şöyle diyordu yoldaşlarına: "Nerede ve ne görev verilirse verilsin yapmaya,
bu uğurda her türlü bedeli ödemeye hazırım."
Onurlu ve yürekli bir devrimci
kadının verebileceği başka bir cevap da olmazdı. Ezilen halkların haklı
kavgasına baş koyan Esma, 1992 başında SDB savaşçısı olarak görev aldı. Her
zaman olduğu gibi, bu görevinde de verebileceğinin en fazlasını vermek için
gecesini gündüzüne katan bir Esma vardı. Bu görevini yerine getirirken, 30
Nisan 1992 günü bulundukları üste iki yoldaşı ile birlikte kuşatılan Esma,
yoldaşları Sıddık ve Güven ile birlikte katiller
sürüsüne Devrimci Sol savaşçılarının hiçbir koşulda teslim olmayacaklarını bir
kez daha kanıtladı. İşkenceci katil polis şefi Mete Altan komutasındaki ölüm
mangaları karşısında Devrimci Sol bayrağını yere düşürmeden, saatlerce direnen
Esma ve yoldaşları son nefeslerinde dahi düşmanlarına darbe vurmanın yollarını
buldular. Faşist cellatlar bombalarla harabeye
çevrilen üsse girdiklerinde, kanla yazılmış yeni direniş destanıyla karşılaştılar.
Bu, Esma ve yoldaşlarının kanıydı, onları boğacak kandı... Ölürken dahi
duvarlara kanlarıyla Devrimci Sol yazan Adana şehitlerimizden biri olan Esma,
tüm kadınlarımızca alçaklık karşısında direnmenin üstün bir örneği olarak daima
hatırlanacaktır.
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Esma Polat’ı Anlatıyor: